İngilizce’de hesabı isterken kullanmamız gereken en önemli sözcüklerimiz “check” veya “bill” sözcükleridir.
Check plase. Veya Bill please. diyerek kısaca Hesap lütfen diyebiliriz. Ama bunun dışında illa ki uzatmak veya daha güzel bir şekilde ifade etmek istersek, ayrıca daha da kibar olmak istiyorsak;
-Can I get the bill, please? (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)
-Can I have the bill, please? (Hesabı alabilir miyim, lütfen? aynı anlamda)
Daha da kibar olacağım, kibarlıktan kırılacağım, Avrupa’ya Türk’lerin kibarlığını göstereceğim diyorsanız:
-May I have the bill, please? (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)
-May I get the bill, please?
-Could I get the bill, please? sorularını sorabiliriz. Hepsi aynı anlamlarda cümlelerdir. Bu cümleler ile hesabı istememiz mümkündür.
Hesap isterken karşılacağımız problemlerden bazıları, garsoniye hizmetinin, yani hizmet kısmının hesaba aktarılıp aktarılmadığı, yani burada da şu soruyu sorabiliriz:
-Is the service included? (Garsoniyeyi içeriyor mu?)
Bunun dışında önemli ifadelerden birisi de VAT ifadesi. Yani KDV ifadesi dediğimiz vergi. Vergi dahil mi ? Hariç mi? Bu çok sık rastlanmasa da karşınıza gelebilir.
Ayrıca bu fiyat beni kesmedi, ben çok gönlü bol biriyim, param da çok, sizleri ihya etmek istiyorum deyip bahşiş vermek istiyorsak da, Tip box dediğimiz bahşiş kutularına veyahut tip diyerek de herhangi bir bahşişi direkt bırakabiliriz zaten.